Covid-19 Salgını Kapsamında Özel Okulların Ücret İadesi Hususunun Değerlendirilmesi

3 Mayıs 2020

Küresel bir tehdit noktasına ulaşan COVİD-19 salgını, 11 Mart 2020 itibariyle Dünya Sağlık Örgütü (“DSÖ”) tarafından “pandemi”(Salgın) olarak nitelendirilmiş, sadece sağlık alanında değil eğitim ve ekonomi yönünden de gerek dünyada gerekse ülkemizde ciddi önlemler alınmaya başlanmıştır. Eğitim alanın da yerinde eğitime ara verilerek uzaktan eğitim sistemine geçilmiştir.

Millî Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan 16/03/2020 tarihli yazı ile;
“5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında faaliyette bulunan özel anaokulları, ilkokullar, ortaokullar, ortaöğretim okulları ve birçok özel eğitim kurumları 16 Mart 2020 tarihi itibariyle tatil edilmiştir.

5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında faaliyet yürüten özel çeşitli kurslar, özel hizmet içi eğitim merkezleri, özel uzaktan öğretim kurslarının uyguladığı programlarının sadece teoriye yönelik derslerinin söz konusu kurumların uzaktan öğretime geçilmiştir.”

İlk olarak 16 Mart 2020 tarihine kadar eğitime ara verilmiş, sonrasında ise bu süre 30.04.2020 tarihine kadar uzatılmıştır. Daha sonra Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından yapılan açıklamada Bilim Kurulu tavsiyeleri doğrultusunda uzaktan eğitim süresinin 31.05.2020 tarihine kadar uzatıldığı duyurulmuştur.

Sorun ise tam da bu noktada; özel okul ve okul öncesi eğitim veren kurumlara ödeme yapacak olan veya ödemelerini önceden yapan vatandaşların ücret iadelerinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Zira veliler özel okulların tatil edilmesinden ve uzaktan eğitime geçilmesinden sonra ödemelerini ifa etmekten imtina etmek isterken kurumlar ödeneklerinin devam ettiği gerekçesiyle ödeme talep etmektedir.

Burada dikkat edilecek ilk husus okul sözleşmelerinin hukuki niteliğidir. Okul sözleşmeleri, kanun tarafından tanımlanmış bir sözleşme olmaması sebebiyle isimsiz sözleşmeler kapsamında değerlendirilmektedir. Okul sözleşmeleri, karşılıklı iki tarafa borç yükleme ve sürekli borç ilişkisi taşıma özelliklerine sahiptir. Bu sözleşmeler, 6502 sayılı Tüketicinin Koruma Hakkında Kanunun lafzında hizmet edimi içeren sözleşme olarak kabul edilmektedir.

Ancak okul sözleşmelerinin içeriği gereği, özel okullarda öğrencilere eğitim verilmesinin yanı sıra daha pek çok farklı olanak da sağlanmaktadır. Bu olanaklardan bazıları;

• Sınıf ortamında bizzat ders görme,
• Yemekhane hizmeti,
• Servis/ulaşım hizmeti,
• Okullarda bulunan sosyal alanların kullanımı,
• Kulüp faaliyetleri,
• Kütüphane kullanımı,
• Okulun mevcut olanaklarına bakılarak bulunuyorsa yüzme havuzu, spor tesisleri kullanımı,
• Okul kapsamından ek olarak verilmesi öngörülen kültürel etkinlikler gibi olanaklar okullar tarafından sözleşme kapsamında vaat edilebilmektedir.

Okullar olağan düzende sözleşme kapsamında yüklendikleri tüm edimleri yerine getirmek zorunda iken, şu zamanlarda tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs sebebiyle bu edimlerin birçoğu yerine getirilememektedir.
Covid-19/ Koronavirüs salgınının etkisi sebebiyle 31 Mayıs 2020 tarihine kadar eğitime ara verilmiş ve bu süreç içerisinde uzaktan eğitim modeline geçilmiştir. Özel okulların hizmet sözleşmesi kapsamında yukarıda örneklendirilen yükümlülükleri mücbir sebep nedeniyle yerine getirememesi hukuki terimlerden “ifa imkansızlığı” olarak isimlendirilmektedir. Zira 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 136. maddesinde ifa imkansızlığı düzenlenmiş olup ilgili madde gereğince sözleşme kapsamındaki tüm yükümlülüklerin yerine getirilmesi borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borçlunun o yükümlülüklerini yerine getirmekten kurtulacağı hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 138. maddesi gereğince ise sözleşme kurulurken var olan koşulların öngörülemez bir şekilde sonradan değişmesi ve bu değişimin sonucu olarak sözleşmedeki dengenin bir taraf açısından katlanılamayacak ölçüde bozulması halinde, bahsi geçen taraftan katı bir şekilde sözleşmeye bağlılık ilkesinin beklenemeyeceği ifade edilmiş sözleşme taraflarına oluşan olumsuz sonuçlar neticesinde uyarlama ve uyarlama sonuçsuz kalacak ise sürekli edimli sözleşmelere fesih hakkı tanınmıştır.

Uzaktan eğitime geçilmesi beraberinde özel eğitim kurumlarına ödeme yapılıp yapılmayacağı ve eğer yapılmışsa ön ödemelerin iade edilip edilmeyeceği sorununu beraberinde getirmektedir. Bu noktada uzaktan eğitim hizmeti veremeyen kurumlar ile uzaktan eğitim hizmeti verebilen kurumlar bakımından ikili bir ayrım yapılmak zorundadır. Covid-19 sebebiyle alınan tedbirler çerçevesinde tatil edilen ancak uzaktan eğitim hizmeti veremeyen kurumlar sözleşme ile yüklenmiş olduğu edimi ifa edememektedir. Uzaktan eğitime devam eden özel okullarda ise durum biraz daha farklı bir hal almaktadır.

UZAKTAN EĞİTİM MODELİNE GEÇEMEYEN ÖZEL OKULLAR İÇİN;

Uzaktan eğitim alt yapısı bulunmayan okullar açısından sözleşme kapsamında “ifa imkansızlığı” söz konusudur. İfa imkansızlığı, Türk Borçlar Kanunun 136. maddesinde şöyle düzenlenmiştir;

“Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder.”

Kanun kapsamında, taraflar yüklenilen edimleri imkânsızlık sebebiyle yerine getiremediği takdirde; edimi yerine getiremeyen taraf, sözleşmenin karşı tarafından almış olduğu edimi iade etmesi gerekmektedir.

Konu kapsamında özel okulların eğitim sözleşmesi kapsamında ücretlerini eğitim döneminin başında almaları ve fakat öngörülemeyen nitelikte ortaya çıkan mücbir sebep korona virüs nedeniyle ifa imkansızlığı hükümlerinin devreye girmesi ile okullara eğitim döneminin başında ödenmiş olan bu ücretlerin geri alınması söz konusu olabilecektir.

UZAKTAN EĞİTİM MODELİNE GEÇEN ÖZEL OKULLAR İÇİN;

Uzaktan eğitim veren özel okullar açısında “kısmi ifa imkansızlığı” ortaya çıkmaktadır. Okullar tarafından mücbir sebep nedeniyle sözleşme ile taahhüt edilen yüz yüze eğitim ve ek hizmetler sağlanamamaktadır. Bu nedenle bu konunun Türk Borçlar Kanunu 137. madde kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Türk Borçlar Kanunun 137. Maddesinde bu durum şöyle düzenlenmiştir;

“Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle kısmen imkânsızlaşırsa borçlu, borcunun sadece imkânsızlaşan kısmından kurtulur. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, bir tarafın borcu kısmen imkânsızlaşır ve alacaklı kısmi ifaya razı olursa, karşı edim de o oranda ifa edilir.”

Bu kapsamda kanunda, sözleşme çerçevesinde karşılıklı olarak yüklenilen edimler imkânsızlık sebebiyle yerine getirilemediğinde karşı tarafın da kabulüyle ödenecek miktarın kısmi ifa edilen edim ile orantılı olması öngörülmüştür. O halde ilgili kanun hükmü gereğince tarafların anlaşması halinde kurumların ancak sözleşme ile üstlenmiş oldukları ve ifa edebildikleri edimleri için ücrete hak kazanabileceği, ifa edilemeyen hizmetlere ilişkin ödeme talep edemeyecekleri ve önceden yapılan yemek, servis ve yurt gibi ek hizmetlere ilişkin ödemelerin de iade edilmesi gerekeceği sonucuna varılabilecektir.

Yaygın olan görüş; kurumların sözleşme gereği ifa edemediği hizmetlere ilişkin ücretlere hak kazanamadığını ve eğer ön ödeme yapılmışsa bu ödemenin de iade edilmesi gerektiği yönüne olmakla beraber, sözleşmede taahhüt edilen yüz yüze eğitimin verilmemesi nedeniyle uzaktan eğitim verilen dönem ücretlerinin aynı kalıp kalmayacağı sorusunu da beraberinde getirmektedir. TBK 138 maddesi gereğince sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durumun mevcudiyeti halinde tarafların hâkimden sözleşmenin değişen koşullara göre uyarlanmasının istenebileceği hüküm altına alınmıştır. Sözleşmede taahhüt edilen yüz yüze eğitim verilemediğinden bu noktada vatandaşlar uzaktan eğitim verilen dönem ücretleri için TBK 138. maddesi gereğince sözleşmenin değişen şartlara göre uyarlanmasını ve ücretlerde indirim yapılmasını talep edebilecekleri gibi eğer uyarlama mümkün değilse sözleşmenin feshini isteyebilecektir.

Bu durum her okul ve öğrenci nezdinde ayrıca değerlendirilerek “ifa imkansızlığı” ya da “kısmi ifa imkansızlığı” nedeniyle ödenen dönem ücretinden geri alınacak miktar, olaya özgü olarak belirlenmelidir. Aksi halde hak kayıplarının oluşma olasılığı bulunmaktadır.