Çek, bir bankaya hitaben yazılan, Türk Ticaret Kanunu’nun 780. maddesinde öngörülen unsurlardan oluşan ödeme emri niteliğinde kıymetli evrak türüdür. Çekin hamil tarafından kanunda açıkça öngörülen süreler içerisinde bankaya ibraz edilmesi halinde düzenleyenin hesabında –eğer varsa- bulunan çekin karşılığı, banka tarafından çekin hamiline ödenir. Hamil tarafından çekin bankaya süresinde ibraz edilmesine rağmen çeki düzenleyenin hesabında çekin karşılığı bulunmadığı takdirde banka tarafından çekin ön veya arka yüzüne çekin karşılığının bulunmadığını belirten “karşılıksız” şerhi koyularak çekin ödenmeyen miktarı üstüne yazılır.
Karşılıksız işlemi, 5941 Sayılı Çek Kanunu’nda şu şekilde açıklanmıştır;
5941 sayılı Çek Kanunu 3. Maddenin 4. Fıkrası:
“Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi; çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu, bankanın yükümlülüğü çerçevesinde ödediği miktar ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak, bu kişinin tüzel kişi adına bedeli tahsil etmesi hâlinde bu husus belirtilmek ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Banka tarafından ödenen miktar düşüldükten sonra karşılıksız kalan tutar açıkça belirtilir. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.”
Madde kapsamında belirtilen hususların karşılıksız şerhinde bulunması zorunludur. Çekin, karşılıksız olduğu tespit edildikten sonra hamil artık karşılıksız çek ile ilgili olarak yasal yollara başvurur.
Karşılıksız çek suçunun ortaya çıkabilmesi için, ilk olarak çekin usulüne uygun olarak düzenlenmiş olması ve yasal ibraz süreleri içerisinde bankaya ibraz edilmesi gerekmektedir. Ayrıca şikâyete konu olan çekin ön ya da arka yüzünde “karşılıksız şerhinin” bulunması ve Çek Kanunu’nun 3.maddesinin 4.fıkrasında belirtilen unsurların yer aldığı bir ibraz işleminin gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Aksi halde suçun temel unsurlarının oluşmadığı kabul edilir.
5941 sayılı Çek Kanunun 5. Maddesinde;
(1) (Değişik: 15/7/2016-6728/63 md.) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adli para cezası; çek bedelinin karşılıksız kalan miktarı, (…)(2) az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder. Yargılama sırasında da resen mahkeme tarafından koruma tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına karar verilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi, bu tüzel kişi adına çek keşide edenler ve karşılıksız çekin bir sermaye şirketi adına düzenlenmesi durumunda ayrıca yönetim organı ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkilileri hakkında uygulanır. Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararlarına karşı yapılan itirazlar bakımından 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanır. Bu suçtan dolayı açılan davalar icra mahkemesinde görülür ve İcra ve İflas Kanununun 347, 349, 350, 351, 352 ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır. Bu davalar çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür.
Karşılıksız çek suçu, “şikâyete bağlı” bir suç niteliğindedir. Ve bu şikâyet hakkı sadece bankaya çeki ibraz eden yetkili hamile tanınmıştır.
Karşılıksız çek suçunun faili (çek sahibi) gerçek veya tüzel kişi olabilmektedir.
Çek hamilinin yasal yollara başvurarak dava açabilmesi için, suçu öğrendiği (çek muhatap bankaya ibraz edildiğinde ) tarihten itibaren 3 ay her halükarda 1 yıl içerisinde şikâyetçi olması gerekmektedir.
Şikâyet sonrasında çek sahibine Çek Kanunun 5.maddesinde öngörülen her bir çek için “1500 güne kadar adli para cezası” öngörülmüştür. Adli para cezasının tutarı Türk Ceza Kanunun 52. Maddesi doğrultusunda kişinin ekonomik durumu gözetilerek günlük 20 TL’den az, 100 TL’den fazla olmayacak şekilde mahkeme tarafından hesaplanır.
Ancak son yıllarda dünya ve ülke ekonomisinde yaşanan dalgalanmalar sonucu ticaret hayatında çek sahipleri tarafından düzenlenen ancak karşılığı olmayan çeklerin var olduğu görülmektedir. Bu nedenle de şirketlerin çek düzenleme yetkisini haiz yetkilileri hakkında “karşılıksız çek keşide etmek suçundan” öncelikle adli para cezasına hükmedilmiş söz konusu adli para cezalarının ödenememesi sebebi ile de çoğu yetkili hapis cezaları ile karşı karşıya kalmıştır.
Zaman zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gündeme gelen ve mağdurları tarafından düzenleme bekleyen 14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanunu’nda (“Kanun”) değişiklik, Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel salgın ilan edilen COVİD-19 salgını sebebi ile hız almış ve ilgili Kanun’da değişiklik yapılmasına karar verilmiştir.
Bu değişikliği de içeren “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” (“Torba Kanun”), Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda 25.03.2020 tarihinde kabul edilmiş ve 26.03.2020 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
Torba Kanun’un 49. maddesi ile 14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanunu’na aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasın Dair Kanun
49.MADDE – GEÇİCİ MADDE 5
“(1) 5 inci maddede tanımlanan ve 24/3/2020 tarihine kadar işlenen suçtan dolayı mahkûm olanların cezalarının infazı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla durdurulur. Hükümlü tahliye tarihinden itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini alacaklıya ödemek zorundadır. Kalan kısmını üç aylık sürenin bitiminden itibaren ikişer ay arayla on beş eşit taksitle ödemesi durumunda mahkemece, ceza mahkûmiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir. İnfazın durdurulduğu tarihten itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birinin ödenmediği takdirde alacaklının şikâyeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir. Hükümlü taksitlerden birini süresi içinde ilk defa ödemediği takdirde ödemediği bu taksit, sürenin sonuna bir taksit olarak eklenir. Kalan taksitlerden birini daha ödemediği takdirde alacaklının şikâyeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir.
(2) Hükmün infazının durdurulması hâlinde ceza zamanaşımı işlemez.
(3) Bu madde uyarınca infazı durdurulan kişi hakkında mahkemece Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan adlî kontrol tedbirine karar verilebilir.
(4) Bu madde uyarınca verilecek kararlarda, hükmü veren icra ceza mahkemesi yetkilidir. Mahkemece bu madde uyarınca verilecek tüm kararlar alacaklıya tebliğ edilir.
(5) Bu madde uyarınca verilecek kararlara karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir. İtirazın incelenmesinde İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirlenen itiraz usulü uygulanır.
(6) Bu madde hükümleri her bir suç için ancak bir kez uygulanabilir.”
Geçici madde kapsamında 24.03.2020 tarihine kadar verilen cezaların infazının duracağı belirtilmiş olup ayrıca hükümlü açısından bir ödeme şekli düzenlenmiştir. Bu kapsamda hükümlü tahliye olduktan sonra en geç üç ay içerisinde karşılıksız olan çek miktarının 1/10 unu ödemekle yükümlüdür. Ödememe durumunda ise, hamilin şikâyeti üzerine mahkeme infazın devamına karar verebilecektir. İlgili düzenlemede infazın devamına karar verilmesi açıkça “alacaklının şikâyetine” bağlandığından, mahkeme resen infazın devamına karar veremez.
Alacaklı tarafından şikâyetin hükmü veren İcra Ceza Mahkemesi’ne yapılması gerekmektedir. Çek bedelinin 1/10’u üç ay içerisinde ödendiği takdirde kalan tutarın iki aylık aralar halinde 15 taksitle ödenebilmesi öngörülmüştür. Kanunda belirtilen şekilde ödeme yapılması sonucunda mahkûmiyet kararı ortadan kalkmış bulunacaktır.