Kripto Paraların Hukuki Statüsü Ve Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik Hakkında Kısa Bir Değerlendirme

3 Mayıs 2021

Ödemelerde kripto varlıkların kullanılmamasına dair yönetmelik 16 Nisan 2021 tarihinde yayımlandı. Bu yönetmelik son günlerde yatırım piyasasının ve gündelik yaşantımızın en popüler konularından biri olan “kripto varlık” ile ilgili ilk resmi düzenleme olmasından ötürü oldukça yüksek bir öneme sahip. Blockchain teknolojisi ile sadece dijital ortamda yaratılan ve herhangi bir devlet veya kuruma bağlı olmayan bu kendine özgü varlık türü ekonomistler arasında “uluslararası para birimi” olarak değerlendirilmektedir. Bu kendine özgü varlığın mevcut hukuk sistemlerinde hangi hukuki müessesenin kapsamına sokulacağı ise önemli bir tartışma konusunu oluşturmaktadır.

Klasik tanımları olan para, menkul kıymet, eşya, elektronik para gibi kavramlara dahil edilemeyen bu yeni varlık türünün hukuki niteliği yabancı ülkelerde de oldukça tartışılmıştır. Bu sorunun cevabının verilmesi Eşya Hukuku, Miras Hukuku, İcra ve İflas Hukuku, Borçlar Hukuku, Vergi Hukuku, Ticaret Hukuku gibi birçok alanı doğrudan etkilemesi açısından önem arz etmektedir. Üzerinde ortak karara varılmış bir görüş olmamasına rağmen genel kanı kripto varlıkların kendisine özgü bir gayri maddi mal olduğu yönündedir. Kripto paralar bağımsız ve bir devlet tarafından basılmış olmama yönünden ötürü “para”dan farklıdır. Elektronik paradan farkı ise BDDK’nın 25.11.2013 tarihli basın açıklamasında şöyle belirtilmiştir: “Herhangi bir resmi ya da özel kuruluş tarafından ihraç edilmeyen ve karşılığı için güvence verilmeyen ……………………. Kanun kapsamında elektronik para olarak değerlendirilmemekte, bu nedenle de söz konusu Kanun çerçevesinde gözetim ve denetimi mümkün görülmemektedir.” Sadece dijital ortamda varlığının bulunması ve elle tutulur fiziki bir varlığının bulunmaması ise kripto paralara “eşya” tanımlaması yapılmasını engellemektedir. Bununla birlikte uygun düştüğü ölçüde kripto paralara taşınır eşya hükümlerinin kıyasen uygulanması gerektiğine dair görüşler de bulunmaktadır. Ayrıca hak olarak da değerlendirilen görüşlerde bulunduğu belirtilmelidir.

Konu hakkındaki tartışmalar bir süredir yapılmaktadır. Ancak ilgili yönetmelikte hukukumuzda kripto varlıklar ilk kez tanımlanmıştır. Yönetmeliğe göre kripto varlık dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak sanal olarak oluşturulup dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan, ancak itibari para, kaydi para, elektronik para, ödeme aracı, menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak nitelendirilmeyen gayri maddi varlıkları ifade eder.

Kripto varlıkların hukuki niteliği mahkeme kararlarında da tartışılmaya başlanmıştır. Geçtiğimiz günlerde İstanbul İcra Mahkemelerinin verdiği bir kararda kripto varlıkların hacze kabil olduğu belirtilmiştir. Kararda, İcra İflas Kanununun (İİK) 89/1. maddesi kapsamında, alacaklı avukatının talebiyle şikayete konu haciz ihbarnamesinin düzenlendiğini belirten mahkeme kararını şöyle gerekçelendirmiştir; “Her ne kadar davacı, kripto paraların haczedilmeyeceğini iddia ederek şikayetçi olmuş ise de bu tür paraların da emtia ve menkul kıymetler kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bir çeşit dijital döviz veya sanal para olarak kabul edildiği, dolayısıyla haczedilebileceği anlaşıldığından şikayetin reddine dair karar verilmiştir.”

İçtihat ve doktrin tartışmalarından görüldüğü üzere gittikçe hacmini arttıran kripto varlık piyasasına ilişkin yasal düzenlemelerin ivedilikle yapılması elzemdir. Yukarıda zikredilen kararda haczin yapılması kararını uygun bulmakla birlikte usule ilişkin çekincelerimiz olduğunu da belirtilmelidir. Yazımıza konu yönetmelikte ise kripto varlık piyasasına ilişkin bir başka yön düzenlenmiştir. Yönetmeliğe göre:

• Kripto varlıklar, ödemelerde doğrudan veya dolaylı şekilde kullanılamaz

• Kripto varlıkların ödemelerde doğrudan veya dolaylı şekilde kullanılmasına yönelik hizmet sunulamaz

• Ödeme hizmeti sağlayıcıları, ödeme hizmetlerinin sunulmasında ve elektronik para ihracında kripto varlıkların doğrudan veya dolaylı olarak kullanılacağı bir şekilde iş modelleri geliştiremez, bu tür iş modellerine ilişkin herhangi bir hizmet sunamaz.

• Ödeme ve elektronik para kuruluşları, kripto varlıklara ilişkin alım satım, saklama, transfer veya ihraç hizmeti sunan platformlara veya bu platformlardan yapılacak fon aktarımlarına aracılık edemez.

Öncelikle belirtmek gerekir ki ilgili yönetmelik ile kripto varlık alım-satımının yasaklanması gibi bir durum yoktur. Kişiler önceden yaptıkları gibi piyasalar üzerinden alım-satım işlemlerini özgürce gerçekleştirebilirler. Ancak özellikle uluslararası şirketler bir süredir kripto varlık ile ödeme kabul etmekteydiler. Hatta ilgili yönetmeliğin duyurulmasından birkaç gün önce Royal Motors Türkiye kripto varlık ile ödeme kabul edeceğini duyurmuştu. Öyle ki ABD’de bazı siyasi partiler kripto varlık ile bağış dahi kabul eder durumdadır. Ancak ilgili yönetmelik ile kripto varlık yoluyla ödeme yapma imkanı ortadan kalkmıştır. Özellikle kripto varlık piyasasındaki kara para aklama iddiaları ve takip edilemezlik özelliği sayesinde kripto varlıklarla yasadışı örgütlere fon sağlandığı iddiaları bu düzenlemenin başlıca sebepleri arasında gösterilmiştir.

Bunun yanında ödeme hizmeti sağlayıcıları üzerinden piyasalara fon aktarımı da bu yasal düzenleme ile yasaklandı. Düzenleme doğrultusunda kripto para piyasalarına artık sadece banka hesaplarından fon aktarımı mümkün olabilecektir. Bu düzenlemenin amacının gerekçelerinden birisinin de ödeme hizmeti sağlayıcılarına kıyasla bankaların daha çok denetlenebilir olmasıdır.

Sonuç:

Kripto varlıklara ilişkin bu düzenlemelerin ticaret hayatının yeni gereklerini karşılamakta yetersiz kalabilecektir. Özellikle küreselleşen dünya ve ticaret hayatının hızına ayak uydurmak ekonomik sürdürülebilirliğin ve rekabetin zorunlu gerekliliklerindendir. Kripto varlıkların hukuk sistemine entegre edildiği, aynı zamanda regülasyon çalışmaları ile yasadışı faaliyetlerin önlendiği bir düzen şarttır. Özellikle dolandırıcılık suçu ile gündeme gelen Kripto Para Borsalarının Bankacılık sistemi gibi regüle edilmesi sürecin ilk adımı olmalıdır. Özellikle borsa kurucusu olmanın izne tabi olmaması, herhangi bir teminat gösterilmemesi gibi eksiklikler son günlerde karşılaştığımız sorunlara yol açmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’nın bu konularda düzenleme çalışması içerisinde bulunduğunu duyurdu. Ekonomi; tarihin her döneminde olduğu gibi hukuki düzenlemeleri etkilemeye devam edecek gibi duruyor…